24
YZB 2013,
başarılı isimleri ağırladı
Türkiye Perakendeciler Federasyonu tarafından Nisan ayında Haliç Kongre Mer-
kezi’nde 5’incisi gerçekleştirilen “Yerel Zincirler Buluşuyor” organizasyonu bu yıl
da önemli başarılara imza atmış isimleri ağırladı. “İnsan Kaynak Değil, Kıymettir”
oturumunun konuşmacısı Gazeteci, Yazar, Halkla İlişkiler ve İletişim Uzmanı Ali
Saydam, Eski İK Modeli ile Yeni İK Modeli Arasındaki Farklar konusunu örnekleye-
rek katılımcılara aktardı
Konya’nın Bozkurtdere Köyü Dikilitaş
Yaylası’nda bir hayratın üzerine dikilmiş
taşta “neydim, ne oldum, ne olacağım”
yazıyor. İşlerimize bu 3 kavram çerçeve-
sinde bakmazsak, işlerimizi yönetmemiz
çok zor. İnsan meselesine de bu 3 kavram
çerçevesinde bakmak lazım, yani eskiden
insanlık meselesinde neymişiz, şimdi
neredeyiz ve gelecekte ne olacağız. Bu üçü
çerçevesinden bakarsak bu işi çözebiliriz
diye düşünüyorum.
Ülkemizde tarım toplumu, sanayi toplumu
ve bilgi toplumu var. Hem tarım toplumu-
nun hem sanayi toplumunun hem de bilgi
toplumunun koşullarını yaşıyoruz. Şimdi
insan çerçevesinde bir meseleye değine-
ceğiz. Önce tarım toplumunu ele alırsak;
tarım toplumunda bir köle toplumu var.
Kölelerin alınıp satıldığı, seçkinler dışında
insan kıymetinin olmadığı bir toplum.
Tarım toplumunda seçme meselesi yok.
Seçim sadece seçkinler arasında. Peki o
zaman insan ne? İnsan o zaman bir meta
yani bir eşya, alınıp satılan bir eşya.
“İnsan, sanayi toplumunda kaynak”
Sanayi toplumuna geliyoruz. Sanayi
toplumunda fabrikalar kuruluyor, acayip
gökdelenler alıyor başını gidiyor. İnsanlar
buralarda çalışıyor ve artık o dönemden
sonra seçilme demokrasinin de başladığı
bir sanayi toplumu oluşuyor. O dönemde
insan artık kaynak olarak ele alınıyor. Her
ne kadar başta personel olarak alınmışsa
da, kavram olarak personel artık bitti.
Hiçbir yerde artık personel denmiyor.
İnsan artık sanayi toplumunda kaynak.
Nasıl kaynak? Tüketilen, yok edilen, za-
man içinde bitirilen, enerji gibi, para gibi,
zaman gibi bir kaynak. Bu anlayışın sanayi
toplumunda uzun bir süre devam ettiğini
biliyoruz. Nasıl tarım toplumunda insanın
eşya olarak görülmesi uzun yıllar devam
ettiyse, sanayi toplumunda da insanın
kaynak olarak görülmesi uzun yıllar de-
vam edecek gibi görünüyor.
“İnsanlara hâlâ kaynak gözüyle bakı-
lıyor”
Şirketimizde de ben arkadaşların unvanını
“insan kıymetleri yöneticisi” yapsam da,
hâlâ insanlara kaynak gözüyle bakılıyor.
Aynı mantıkta seçmene bakmakta yarar
var. Tarım toplumundaki seçmene bakış
açısıyla, sanayi toplumundaki seçmene
bakış açısı, bilgi toplumundaki seçmene
bakış açısı tamamen değişmiş vaziyette.
İnternet ortamında sanayi toplumu ve
insan kaynakları konusunda edilen laflar
var. Biraz esprili laflar etmişler; ama çok
önemli gerçeklere parmak basıyor bence.
Bu tanımların bazısını ele alalım isterseniz.
İlk tanım stresle başa çıkabilir, şöyle açık-
lamışlar; dünya yansa umurunda olmayan
rahat kişilik, gevşeklikte ve lakaytlıkta
sınır tanımayan. Bir sonraki; suya sabuna
dokunmayan, etliye sütlüye karışmayan,
silik kişican, TRT korosunda 30 yıl soloya
çıkmadan durabilir. Devam edelim, prob-
lem çözmeye yeteneği olan tanımı; havuz
problemleri çözerek büyümüş olduğundan
her konuda çözülecek problem arayan,
rahatsız mizaçlı kolej talebesi. Sonraki
menopozisyon tanımı; sittin sene olarak
ifade edilebilecek uzun bir süredir şirkette
çalıştığı için işten çıkarılamayan sadık
çalışanın, emekliliğini beklerken oyalan-
dığı, yetkileri ve fonksiyonları azaltılmış
pozisyon. Benim en sevdiğim tanımdır
bu. Bir sonrakine bakalım, kalite çemberi
tanımı; kaliteyi iyileştirmek veya işin asıl
sahiplerinin bile kemikleşmiş sorunları-
nı çözmek hedefiyle bir araya getirilen
insanların, bir dolu mesai saati ve tonla
kırtasiye malzemesi, çay, kahve falan har-
cadıktan sonra, tam daireyi tamamlayarak
bulunduğu noktaya geri dönmesidir. Böyle
tanımlıyorlar kalite çemberini. Evet bir
sonraki müşteri odaklı tanımı; şirkete karşı
müşterilerle ittifak yapan hain tip, Brütüs.
Bunlar sanayi toplumu insan kaynakları
tipi. Bir sonraki, motivasyonu yüksek ta-
nımı; sazan gibi her işe atlayan, bilumum
angarya yüklenebilir şahsiyet, iyi iletişim
becerilerine sahip, neymiş efendim sü-
rekli telefonla konuşur hani cep telefonu
elinden düşürmeyen bir tipoloji vardır ya
o. Zamanını iyi kullanan tanımı; müdürü-
nün ruhu bile duymadan mesai saatleri
içinde kahve içip fal baktıran, internette
gezip solitaire oynayan, kadınsa kuaföre
gidip saç baş bile yaptıran, yaratıcı, neşeli
eğlenceli, saat 6 oldu mu çıkıp giden tip.
Bu tanım da çok iyiydi. Evet bir sonraki,
koçluk yapabilir tanımı; ara gaz verip ça-
lışanları ucuza hatta bedavaya çalışmaya
ikna edebilen hin oğlu hin. Etkili satış be-
cerilerine sahip tanımı; ağızlarından girip
burunlarından çıkmak suretiyle müşteri-
leri kandırmayı başarabilen tilki şahsiyet.
Her şeyi satabilir bu tipler. Sizi de satabilir,
dikkatli olun. Bakın buna çok rastlarsınız
perder
YZB 2013
Ali SAYDAM